Programlarımız

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ (ÖÖG) NEDİR?

Farklı tanımlar incelendiğinde, özel öğrenme güçlüğünün (ÖÖG) sözlü veya yazılı dili anlama ya da kullanma, matematiksel işlemleri yapma, hareketleri koordine etme ya da dikkati yöneltme becerilerini olumsuz etkileyen bir yetersizlik olduğu görülmektedir. Aslında ÖÖG çok küçük yaşlarda oluşmaya başlayabilmekte ancak bu yetersizlik genellikle çocuk okul çağına gelene kadar fark edilmemektedir.

Eğitim ve sağlık alanları başta olmak üzere farklı disiplinlere ait kaynaklarda değişik ÖÖG tanımları yer almaktadır. Fakat uzmanlara göre ÖÖG ile ilgili aşağıdaki ortak belirlenmiş betimlemeler şu şekilde sıralanmaktadır:

– ÖÖG olan bireyler akademik başarı ve gelişimde zorluklar yaşamaktadırlar.

– Bireyin gösterdiği öğrenme potansiyeli ile gerçek öğrenme performansı arasında tutarsızlık bulunmaktadır.

– ÖÖG olan bireyler dengesiz bir gelişim örüntüsü sergilemektedir (dil gelişimi, fiziksel gelişim, akademik gelişim ve/veya algısal gelişim).

– Öğrenme problemleri çevresel yoksunluklardan/ dezavantajlardan kaynaklanmamaktadır.

– Öğrenme problemleri zihinsel yetersizlikten ya da duygusal bozukluklardan kaynaklanmamaktadır.

– ÖÖG bireyin okuma, yazma, konuşma, heceleme, matematiksel işlemleri yapma ve mantık yürütme becerilerini etkileyebilmektedir. Ayrıca ÖÖG olan birey; dikkat, hafıza, koordinasyon, sosyal beceriler ve duygusal olgunlaşma alanlarında sorun yaşayabilmektedir. Bu alanlardan birinde ya da birden fazlasında sorun yaşıyor olabilir. Hangi alanda sorun olduğuna göre disleksi (okuma bozukluğu) , diskalkuli (matematik bozukluğu),disgrafi, dispraksi olarak adlandırılır ve bu alana uygun öğrenme stratejisi uygulanır.

– ÖÖG olan bireyler normal zekâ seviyesine sahiptirler ve hatta bazen üstün zekâlı olabilmektedirler.

– ÖÖG olan bireyler farklı yeteneklere sahip olabilirler. Bazı akademik alanlarda zorluklar yaşarken bazılarında hiçbir zorluk yaşamayabilirler.

– ÖÖG bireyin ya algısal becerilerini (beynin gelen bilgileri işleme becerisini) ya da ifade etme becerilerini (bilgiyi pratik beceriler şeklinde kullanabilme becerilerini; örneğin, okuma, yazma, matematiksel işlemleri yapma, vb.) olumsuz şekilde etkilemektedir. Öğrenme güçlüğünün tanısının konulması ÖÖG riski taşıyan öğrencilere yönelik yapılacak yardımların ilk adımını oluşturmaktadır. Ancak resmi tanı vermeden önce ÖÖG riski taşıyan öğrencilerin bazı ön değerlendirmelerden geçirilmesi gerekmektedir. Bir diğer deyişle, ÖÖG’nin tespit edilmesine yönelik bazı ön bilgilerin toplanması gerekmektedir. Bu ön bilgilerin toplanması hem uzmanlar tarafından daha sağlıklı bir değerlendirme sürecini sağlayacak, hem de öğrencilerin gereksiz yere tanı almalarını önleyecektir. Her ne kadar öğrenme güçlüğüne yönelik belirtiler belirgin olsa da, ÖÖG bir çocuktan diğerine büyük farklılık göstermektedir. Bir çocuk okumada sıkıntı yaşayarak erken belirtileri gösterirken, bir başka çocuk matematik alanında zorluk yaşayabilmektedir. Matematikte başarılı bir çocuk ise anlamada güçlük yaşayabilmektedir. Yukarıda belirtilen problemler çeşitlilik göstermesine rağmen hepsi tek bir çatı altında ÖÖG altında toplanmaktadır.

Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Genel Özellikleri

ÖÖG olan öğrenciler için tek bir gruptan bahsetmek mümkün değildir. Erkeklerde ÖÖG tanısı alma oranı kızlara göre yaklaşık 3 kat daha fazladır. Uzmanlar için en büyük zorluk ÖÖG olan çocukla, çalışmadığından dolayı akademik zorluk yaşayan (tembel olarak nitelenen) çocuğu ayırt edebilmektir. Zihinsel kapasite açısından ÖÖG olan öğrenciler ortalama veya ortalama üstü IQ puanına sahip olmaktadırlar. Fakat ÖÖG olan öğrencilerin neredeyse tümü bir ya da daha fazla alanda akademik başarısızlık yaşamaktadır.

Özel öğrenme güçlüğü olan bireylerde en sık görülen 10 özellik;

ÖÖG olan bireylerde belirgin fiziksel özellikler, hareketler, kesin bir genetik yapı veya başka özel belirtiler bulunmamaktadır.

Alanyazında ÖÖG’nin en belirgin 10 özelliği olarak şunlar sayılmaktadır:

1- Önemli gelişimsel alanlarda gecikme

2- Dürtüsellik – düşünmeden hareket etme

3- Duygusal dalgalanma – duygularda hızlı değişim (ağlarken birden gülmeye başlama gibi)

4- Genel koordinasyon eksikliği

5- Dikkat bozukluğu

6- Algı-motor bozukluğu

7- Bellek ve düşünme bozuklukları

8- Belirgin akademik problemler (özellikle okuma ve matematik alanlarında)

9- Konuşma ve konuşma seslerini öğrenme bozuklukları

10- Merkezi sinir sistemi düzensizliği ve bozukluğu belirtileri.

Yasal Düzenlemeler Ve Eğitim Hakkı

Sadece ÖÖG konusunda oluşturulmuş yasal düzenlemeler bulunmamaktadır. Fakat Anayasamızın 42. maddesinde yer alan “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.” ifadesi ile 10. maddesinde yer alan “Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” ifadeleri ÖÖG olan öğrenciler dahil tüm özel gereksinimli öğrenciler için uygun eğitim sağlanması gerekliliği vurgulamaktadır. Ayrıca 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 12. maddesinde yer alan “Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitimleri hazırlanan bireysel eğitim planları doğrultusunda akranları ile birlikte her tür ve kademedeki okul ve kurumlarda uygun yöntem ve teknikler kullanılarak sürdürülür.” ifadesi ile Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde özel eğitimin temel ilkeleri arasında yer alan “Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin, eğitim performansları dikkate alınarak, amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde ve değerlendirmede uyarlamalar yapılarak, akranları ile birlikte eğitilmelerine öncelik verilir.” ifadesi ÖÖG olan öğrenciler dahil özel gereksinimli öğrencilerin normal gelişim gösteren öğrencilerle birlikte eğitim almaları gerekliliğini ifade etmektedir.

Öğrenme güçlüğü terimi ülkemizde ilk defa 1975 yılında özel eğitimle ilgili çıkarılan bir yönetmelikte kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla terimin içeriği değişmiştir ve son olarak MEB’nin 2006 yılında çıkarmış olduğu Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde ÖÖG olan bireyler şu şekilde tanımlanmaktadır: “Dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında ortaya çıkan ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” olarak ifade edilmektedir.” Ayrıca ÖÖG olan öğrencilere yönelik başarı değerlendirmesinin nasıl yapılması gerektiğine dair bir ifade Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 24. maddesinde şu şekilde yer almaktadır:

“Yazma güçlüğü olan öğrenciler ve özel öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin değerlendirilmesi sözlü, sözlü ifadede güçlük yaşayan öğrencilerin değerlendirilmesi ise yazılı olarak yapılır. Yazılı ve sözlü ifade etme becerilerinde yetersizliği olan bireyler ise davranışlarının gözlemlenmesi yoluyla değerlendirilir.”. Ülkemizde ÖÖG olan öğrenciler için MEB tarafından bazı çalışmalar yapılmaktadır.

MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü ve Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından 2008 yılında ‘Özel Öğrenme Güçlüğü Destek Eğitim Programı hazırlanmış ve bu program Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından 2009 yılından itibaren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde kullanılmak üzere onaylanmıştır. Bu destek eğitim programı öğrenmeye ve okuma-yazmaya hazırlık ve okuma-yazma temel becerilerini geliştirmeyi, matematikle ilgili temel beceri ve kavramların günlük yaşamda kullanılmasını sağlamayı ve sorun çözme, akıl yürütme, kıyas yapabilme ve analitik düşünme becerilerini geliştirmeyi hedeflemektedir.

Program üç modülden oluşmaktadır: öğrenmeye hazırlık (300 ders saati), okuma yazma (250 ders saati) ve matematik (200 ders saati). Bu modüllerde öğrenci için hedeflenen kazanımlar, ölçme ve değerlendirme yöntemleri, öğretim yöntem ve teknikleriyle ilgili detaylı bilgi sağlanmaktadır. Ayrıca MEB Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından ‘Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler İçin Performans Belirleme Formu’ hazırlanmıştır. Bu formun hazırlanmasındaki amaç ÖÖG olan bireylerin öğrenmeye hazırlık, okuma yazma ve matematik becerilerine ilişkin performanslarını belirlemek ve buna dayalı olarak eğitim planı hazırlamaktır. Özel Öğrenme Güçlüğü Destek Eğitim Programı’nda bulunan modüllere paralel olarak performans değerlendirme formu detaylandırılmıştır.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ NEDENLERİ

Özel öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerle yapılan çalışmalarda beynin yapısında ve işleyişinde belirgin farklılıklar gözlemlenmiştir.

Örneğin:

• Bazı bireylerde beynin iki yanında da bulunan ve dil ile ilgili olan planum temporale alanında farklılıklar görülmektedir.

• Disleksi olan bazı bireylerde bu iki alan aynı boyuttadır. Disleksi olmayan bireylerde ise sol planum temporale belirgin şekilde daha geniştir.

• Bilgiyi işleme süreci daha yavaş bir hızda veya ÖÖG olmayan bireylere göre daha farklı yöntemlerle gerçekleşmektedir.

• Öğrenme süreci doğruluk oranı düşük veya daha yavaş şekilde olabilmekte ve öğrenme ile ilgili bir işi yaparken yeteneksizlikten veya yetersizlikten kaynaklanmayan bir şekilde beklenin altında performans sergileyebilmektedir. Beyin yapısındaki ve işleyişindeki farklılıklar ÖÖG olan bireylerin öğrenemeyeceği anlamına gelmemektedir. Eğitimsel süreç, öğrenme stratejileri, telafi teknikleri ve iyileştirici müdahaleler öğrenme sürecini anlamlı şekilde etkilemektedir. Bu nedenle, ÖÖG olan bireylerin özel gereksinimlerini karşılayabilecek etkili ve verimli öğrenme ve öğretme yöntemleri belirlenmeli ve eğitim sürecinde kullanılmalıdır.

ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ BELİRTİLERİ

Okul Öncesi Dönem

– Sözcükleri telaffuz etmede güçlük

– Doğru sözcükleri bulmada güçlük

– Alfabeyi, rakamları, renkleri, şekilleri, haftanın günlerini öğrenmede güçlük

– Yönergeleri takip etmede güçlük

– Kalem ve silgi gibi araçları tutmada güçlük

– Ayakkabısının bağcıklarını bağlamada, giysisinin düğmelerini iliklemede güçlük

– Kısa dikkat süresi (örneğin, 5 yaşında bir çocuğun kısa bir hikâyeyi dinleyecek kadar uzun süre oturamaması)

– Kolayca ilginin/dikkatin dağılması

– Zayıf dinleme becerileri

– Bir şey yapmaya istekli olmama (örneğin, tembel ya da karşı gelen biri gibi görünme)

– Yeterince gelişmemiş konuşma ve dil becerisi

– Garip ya da sakar hareketler (örneğin, düğmeyi ilikleyememe, zıplayamama vb.)

– Yaşına uygun olmayan davranışlar sergileme

– Genellikle dağınık/düzensiz olma

– Kâğıt ve kalemle yapılan etkinliklerde zorluklar yaşama

– 2,5 yaşına kadar kelimelerden cümleler oluşturamama

– Konuşmasının çoğunluğunun (%50≥) anlaşılmaması

İlkokul/Ortaokul Dönemi

– Harfler ve sesler arasında bağlantı kurmada güçlük

– Sesleri kullanarak sözcük üretmede güçlük

– Okurken basit kelimeleri karıştırma

– Basit matematik kavramlarını anlamada güçlük

– Zamanı söyleme ile ilgili becerilerde güçlük

– Yeni becerileri öğrenmede güçlük

– Açık uçlu sorulara cevap vermede güçlük

– Okumayı veya yazmayı sevmeme veya yüksek sesle okumadan kaçınma

– Günlük yaşamında düzensizlik (ödevlerinin düzensiz olması, odasının dağınık olması gibi)

– Kötü el yazısı

– Alfabeyi ve kafiyeli kelimeleri öğrenmede ve seslerle harfleri eşlemede zorluklar

– Sesli okuma yaparken birçok hata yapma, sık sık tekrarlama ve okumaya ara verme

– Okuduğunu anlama problemleri yaşama

– Heceleme etkinliklerini yerini getirmede zorlanma

– Uygunsuz şekilde kalem tutma ve karmakarışık yazı yazma

– Yazılı anlatımda zorluklar yaşama

– Dil ediniminde gecikme yaşama ve sınırlı kelime hazinesine sahip olma

– Harflerin seslerini hatırlamada problem yaşama ve kelimelerdeki küçük ses farklılıklarını ayırt edememe

– Esprileri, karikatürleri ve nükteli ifadeleri anlamada zorluklar

– Yönergeleri takip etmede zorluklar

– Kelimeleri yanlış telaffuz etme

– Kendini sözel olarak ifade etmede zorluklar ile konuşma ve yazmada doğru kelimeleri bulmada problem yaşama

– Karşılıklı konuşmada sıra alma ve konuşma sırasında karşısındaki kişi ile arasındaki mesafeyi ayarlama gibi iletişimin sosyal kurallarına uymama

– Matematikle ilgili sembolleri karıştırma ve sayıları yanlış okuma

– Dinlediği bir hikâyeyi oluş sırasına göre tekrar anlatmada sorun yaşama

– Bir işe nereden başlayacağı konusunda karar vermede zorlanma

EĞİTSEL DEĞERLENDİRME VE TANILAMA SÜRECİ

Eğitsel değerlendirme ve tanılama sürecinde, eğitsel amaçla bireyin tüm gelişim alanındaki özellikleri ve akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri ile eğitim ihtiyaçları belirlenerek en az sınırlandırılmış eğitim ortamına ve özel eğitim hizmetine karar verilir. Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılaması rehberlik ve araştırma merkezinde oluşturulan özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından nesnel, standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapılır. Tanılamada bireyin; tıbbî değerlendirme raporu ile zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim öyküsü, tüm gelişim alanlarındaki özellikleri, akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri, eğitim performansı, ihtiyaçları, eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi ve bireysel gelişim raporu dikkate alınır. Eğitsel değerlendirme ve tanılama; eğitimin her tür ve kademesindeki geçişler ile bireylerin eğitim performansı ve eğitim ihtiyaçları dikkate alınarak veli ya da okulun/kurumun isteği üzerine gerektiğinde tekrarlanır. Millî eğitim müdürlükleri, örgün ve yaygın eğitim kurumları, sağlık kuruluşları, üniversiteler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın sosyal hizmet birimleri ve yerel yönetim birimleri özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin eğitsel değerlendirme ve tanılanması amacıyla RAM’a yönlendirilmesinde sorumluluğu paylaşırlar. Bireyin Özel Öğrenme Güçlüğü tanısı alabilmesi için;

• Bireyin yaşadığı öğrenme zorluklarının en az altı aydır devam eden bir durum olması,

• Bireyin bir ya da daha fazla akademik alanda başarısının var olan potansiyelinden/ performansından düşük olması ya da bireyin sağlanan eğitim müdahalelerine çok düşük tepki vermesi/ göstermesi (beklenen başarıyı sergilememesi),

• Bireyin yetersizliklerinin önemli derecede özel eğitim hizmetini gerektirmesi,

• Bireyin değerlendirme sürecine kadar yeterli ve uygun öğrenme fırsatlarının içinde yer almış olması,

• Bireyin başarısız olmasının nedenlerinin sağlık problemleri, duygusal problemler, kültürel farklılık ve ekonomik nedenler gibi durumlarla ilişkili olmaması, beklenmektedir.

ÖĞRETMENLERE ÖNERİLER

Öğrenme güçlüklerinin erken teşhis edilmesi ve bu güçlüklere erken müdahalede bulunmak çocuğun okul performansı için son derece önemlidir. Öğrenme güçlüğünün erken fark edilmesinde öğretmenin gözlemleri ve değerlendirmeleri de büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle öğretmen akademik performansı düşük çocukları risk altında olan çocuklar olarak kabul etmeli ve gerekli tedbirleri alarak onları derslerde desteklemelidir. Bu destekler dersin programının, kullanılan materyallerin ve yöntemlerin yeterli ve etkili olup olmadığını kontrol etmeyi ve bu konuda gerekli değişiklikleri yapmayı içermektedir. Eğer öğretmen, çocuğa sınıf içinde gerekli desteği sağladığı halde (daha fazla görsel anlatım, tahtaya ya da kendine yakın oturtma, derste soru sorarak aktif kılma, daha ilgili davranma gibi) öğrencinin akademik performansında bir ilerleme görmüyorsa, önce rehber öğretmeni ve okul yönetimini bilgilendirmeli sonra da aile ile iletişime geçmelidir. Ailenin de görüş ve onayı alınarak çocuk değerlendirilmek üzere RAM’a yönlendirilmelidir. Bu süreçte öğretmenler, çocuğun değerlendirme istek formunda RAM tarafından istenilen gelişim alanlarını dikkatli bir şekilde doldurmalı ve değerlendirme sürecine katkı sağlayabilecek kendi gözlem ve değerlendirmelerini içeren ayrıntılı bir rapor sunmalıdır.

Öğretmenler ÖÖG tanısı almış öğrencileri için mutlaka işlevsel BEP hazırlamalı ve öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimlerini yakından takip etmelidirler. ÖÖG olan öğrencilerin özellikle akademik beceriler konusunda bireysel ve/veya küçük grup eğitimleri ile desteklenmesi gerekmektedir. Ayrıca ÖÖG olan öğrencilerin başarılı oldukları beceriler öne çıkarılarak başarıyı tatmaları sağlanmalı ve öğrencilerin kendine güven ve motivasyonları artırılmalıdır. Süreç içinde eğer öğrenci destek eğitim almakta ise destek eğitim sağlayan öğretmen ile sürekli iletişim halinde olmak öğrencinin akademik gelişimi için çok önemlidir. Bunun yanı sıra öğretmenler aileler ile iletişimi sürdürmeli ve ailelerin öğrencilerin eğitim sürecine aktif katılımları konusunda yönlendirme yapmalı ve tavsiyeler vermelidirler.

KAYNAKLAR:

MELEKOĞLU, M. A. ve ÇAKIROĞLU, O. [Editörler] (2017).Özel öğrenme güçlüğü olan çocuklar (3. Baskı). Ankara:Vize Yayıncılık. ISBN: 978-605-4551-98-9

MELEKOĞLU, M. A. & SAK, U. [Editörler] (2017). Öğrenme güçlüğü ve özel yetenek. Ankara: Pegem Akademi.

YILDIRIM DOĞRU, S. S. [Editör] (2012). Öğrenme güçlükleri. Ankara: Eğiten Kitap. ISBN: 9786055472788

SARI, H. [Çeviri Editörü] (2013). Öğrenme güçlüğü olan bireyler ve eğitimleri. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık. ISBN: 9786051331799

VASSAF, B. H. (2011). Öğrenme yetersizliği. Alfa Yayıncılık. ISBN: 9786051063560

GREEN, S. ve REID, G. (2015). Disleksi ile başa çıkmak için 100+ pratik öneri. Arkadaş Yayıncılık. ISBN: 9789755098173

YÜCEDAĞ, E. D. (2016). Dans Eden Kelimeler. Elma Yayınevi. ISBN: 978-605-9367-08-0

MOORE MALLINOS, J. (2009). Bende disleksi var. Tübitak Yayınları. ISBN: 9789754034950

SEMERCİ, B. (2013). Öğrenme güçlüğünü nasıl yendim? Yeşil Dinozor Yayınevi. ISBN: 9786054806010

ERINÇMEN KANOĞLU, M. (2014). Tumburluplar – disleksik misleksik. Çikolata

Merkezimizde sunulan fizik tedavi hizmetleri hastaların kabiliyetini arttırmak, ağrıyı azaltmak ve yaşam kalitesini yükseltmek amacıyla düzenlenir. Bu hizmetler genellikle hastanın ihtiyaçlarına göre kişiselleştirilir ve şu başlıklar altında sunulur:

Yayınevi. ISBN: 9786055082086

FİZİK TEDAVİ HİZMETLERİ

  1. Egzersiz Terapileri

– Kas gücünü arttırmaya yönelik direnç egzersizleri

– Eklem hareket açıklığını arttıran esneme egzersizleri

– Denge ve koordinasyon egzersizleri

  1. Ortez ve Protez Eğitimi

– Ortez (destekleyici cihazlar) ve protezlerin doğru kullanımı konusunda eğitim

– Yürüme ve denge eğitimi

  1. Postür ve Duruş Eğitimi

– Doğru duruş alışkanlıkları kazanımı

– Kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları önleme

  1. Nörolojik Rehabilitasyon

– Felç, beyin hasarı, omurilik yaralanmları gibi durumlar için özel egzersiz programları

– İnme sonrası hareketleri geliştirme ve koordinasyon çalışmaları

  1. Pediatrik Fizik Eğitimi

– Çocuklarda serebral palsi, spina bifida gibi durumlar için özel rehabilitasyon programları

– Oyun odaklı fizik tedavi yöntemleri

  1. Geriatrik Rehabilitasyon

-Yaşlılarda kas-iskelet sismi problemleri için uygulanan tedaviler

– Denge ve düşme önleme egzersizleri

Bu hizmetler merkezimizde uzman fizyoterapistler tarafından değerlendirme sonrasında oluşturulan kişiye özel bir plan çerçevesinde uygulanmaktadır.

YAYGIN GELİŞİMSEL BOZUKLUK

Yaygın gelişimsel bozukluk (YGB) VE Otistik spektrum bozukluğu (OSP) terimleri birbirinin yerine kullanılmaktadır.

DSM IV otistik spektrum bozukluğunu beş alt gruba ayırmaktadır:

• Asperger sendromu
• Çocukluk disintegratif bozukluğu
• Atipik otizm (PDD-NOS)

Otistik spektrum bozukluğu, erken çocukluk çağında başlayan sosyal-duygusal gelişmede yetersizlik,dil gelişim geriliği ve tekrarlayıcı davranışlarla seyreden bir yaygın gelişimsel bozukluk durumudur.Erkeklerde görülme sıklığı, kızlardan dört kat fazladır; ancak kızlarda genellikle daha ileri düzeyde seyrettiği gözlenmektedir.

OTİZMİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.

1 – SOSYAL ETKİLEŞİM SORUNLARI

a – Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik

Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.

Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.

Başkalarına yaklaşmada sıra dışı özellikler: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.

Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.

b-Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek

Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.

Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.

Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.

Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.

c-Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık

Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.

Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek:
Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.

Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.

d-Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık

Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.

Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.

Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.

2 – İLETİŞİM SORUNLARI

a-Dil gelişiminde gecikme

İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek. Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git’) kullanmamak. Konuşmaya başladıktan sonra basit bir dilbilgisi yapısı kullanmak ya da belli yanlışları tekrarlamaya devam etmek.

b-Karşılıklı konuşmada zorluk

Karşılıklı konuşma başlatmada, sürdürmede ve sonlandırmada önemli sorunlar göstermek: Örneğin, bir kez konuşmaya başlayınca, konuşmayı uzun bir monolog şeklinde sürdürmek ve karşısındakilerin yorumlarını göz ardı etmek.

Konuşma konularında seçicilik: Kendi favori konuları dışındaki konularda çok zor ve isteksiz olarak konuşmak.

c-Sıra dışı ya da yinelenen dil kullanmak

Başkalarının kendisine söylediklerini yinelemek.
Televizyondan duyduklarını ya da kitaplardan okuduklarını, ilişkisiz zamanlarda ve bağlam dışı olarak yinelemek.
Kendisinin uydurduğu ya da yalnızca kendisine anlam ifade eden sözleri yinelemek.
Aşırı resmilik ve didaktiklik gibi konuşma özellikleri göstermek.

d-Gelişimsel düzeye uygun olmayan oyun

Senaryolu oyunlarda sınırlılık: Oyuncaklarla evcilik, okulculuk, doktorculuk vb. hayali oyunlar oynamamak.

Sembolik oyunlarda sınırlılık: Bir nesneyi başka bir nesne olarak (örneğin, küpü mikrofon olarak) kullanarak oyun oynamamak.

Oyuncaklarla alışılmadık biçimlerde oynamak: Örneğin; topu zıplatmak yerine sürekli olarak bir eliyle vurmak, Legoları birbirine takıp bir şeyler yapmak yerine sıraya dizmek vb.

Sosyal oyunlara ilgisizlik: Küçük yaşlardayken, ‘ce-e’ vb. sosyal oyunlara karşı ilgi göstermemek.

3-SINIRLI/YİNELENEN İLGİ VE DAVRANIŞLAR

a-Sınırlı alanda, yoğun ve sıra dışı ilgilere sahip olmak

İlgi takıntıları: Bazı konulara karşı aşırı ilgi duymak ve başka konuları dışlayarak sürekli o konularla ilgili konuşmak, okumak, ilgilenmek vb. istemek.

Bazı sıra dışı konulara aşırı ilgi duymak: Örneğin; astrofizik, uçak kazaları ya da sulama sistemleri.

İlgi duyduğu konularla ilgili ince ayrıntıları anımsamak: Kendi favori konularındaki en ince ayrıntıları bile ezbere bilmek.

b-Belli düzen ve rutinlere ilişkin aşırı ısrarcılık

Belli etkinlikleri her zaman belli bir sırayla yapmak istemek: Örneğin, arabanın kapılarını hep aynı sırayla kapatmak.

Günlük rutinlerde değişiklik olmamasını istemek: Örneğin, eve gelirken hep aynı güzergahı izlemek ya da eve geldiğinde önce televizyonu açıp sonra tuvalete gitmek.

Günlük yaşamdaki değişiklikler karşısında aşırı tepki göstermek: En ufak bir değişiklik karşısında aşırı kaygılanmak ya da öfke nöbeti yaşamak.

Değişiklikleri daha kolay kabullenebilmek için, meydana gelecek değişikliklerle ilgili önceden bilgi sahibi olmaya gereksinim duymak.

c-Yinelenen (kendini uyarıcı) davranışlar

Sıra dışı beden hareketleri: Örneğin; parmak ucunda yürümek, çok yavaş yürümek, kendi ekseni etrafında dönmek, durduğu yerde sallanmak, farklı bir beden duruşuna sahip olmak vb.

Sıra dışı el hareketleri: Örneğin; ellerini sallamak, parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirmek, ellerini farklı biçimlerde tutmak vb.

d-Nesnelerle ilgili sıra dışı ilgiler ve takıntılar

Nesneleri sıra dışı amaçlarla kullanmak: Örneğin, oyuncak arabanın tekerleklerini çevirmek ya da oyuncak bebeğin gözlerini-açıp kapamak vb. davranışları tekrar tekrar

Nesnelerin duyusal özellikleriyle aşırı ilgilenmek: Örneğin, eline aldığı her nesneyi koklamak ya da gözlerinin önünde tutarak ve evirip-çevirerek incelemek.

Hareket eden nesnelere aşırı ilgi göstermek: Örneğin; tekerlek ya da pervane gibi dönen nesnelere, akan su ya da yanıp sönen ışık gibi hızlı hareket eden görüntülere uzun sürelerle bakmak.

Nesne takıntıları: Bazı sıra dışı nesneleri (örneğin, bir silgi ya da küçük bir zincir parçası) elinden bırakmak ya da gözünün önünden ayırmak istememek.

ASPERGER SENDROMU

Asperger sendromunda da sosyal etkileşimde yetersizlik ve çeşitli takıntılar görülür. Ancak otizmden farklı olarak dil ve zihin gelişiminde gerililiklere rastlanmaz. Asperger sendromu tanısı almış bireylerin sözel işlevleri; örneğin sözcük dağarcıkları ve dilbilgisi gelişimleri genelde iyidir. Ancak görsel-algısal ve görsel-devinsel işlevlerde yetersizlerdir.

ÇOCUKLUK DİSİNTEGRATİF BOZUKLUĞU

Çocukluk disintegratif bozukluğu, çok seyrek rastlanan bir otistik spektrum bozukluğu kategorisidir. Bu tanıyı alan çocuklar yaşamlarının en az iki yılında normal gelişim gösterirler. Bozukluğun başlamasıyla, daha önce kazanılmış olan beceriler hızla yitirilir ve otizm için belirtilen özellikler kendini gösterir.

RETT SENDROMU

Rett sendromu , en az beş ay normal gelişim gösteren çocuklarda görülür ve yalnızca kızlarda ortaya çıkan genetik bir otistik spektrum bozukluğudur. Sendromun başlamasıyla birlikte baş büyümesi yavaşlar, el becerileri (örneğintutma,açma vb.) yitirilir, takıntılı el hareketleri başlar. Zamanla tüm devinsel beceriler geriler ve denge bozuklukları ortaya çıkar.

ATİPİK OTİZM

Atipik otizm yukarıda sıralanan alt grupların hiç birine uymayan çocuklar için kullanılan kategoridir. Genellikle otizm için belirtilen üç alandan yalnızca birinde yetersizlik olduğunda ve diğer otistik spektrum bozukluğu kategorilerinin hiç birinin ölçütleri karşılanamadığında konan tanıdır. Atipik otizm; hafif otistik belirtiler, yüksek işlevli otizm yada kuşkulu otizm gibi durumlarda yeğlenen kategoridir.

OTİZMİN TANISI NASIL VE KİMLER TARAFINDAN KONUR?

Tanı koyabilecek kişiler, yalnızca konunun uzmanı olan doktorlardır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur. Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir.

Otizm tanısı çocuk ruh hastalıkları uzmanları tarafından konur.

ZİHİNSEL GELİŞİM GERİLİĞİ

Zihinsel Engellilik Nedir?

Zihinsel engellilik, gelişim döneminde ortaya çıkan, bireyin kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde yaşıtlarından geri kalmasına yol açan eksikliklerdir.

Zihinsel Engel Nedir?

Zihinsel engel, kendini anlamlandırma, problem çözme, akademik öğrenme, tecrübe ederek öğrenme ve soyut düşünmede geriliktir.

Zihinsel engel aynı zamanda bireyin bağımsız olarak hayatını idame ettirmesinde ve sosyal hayatta sorumluluk almasında, sosyokültürel ve gelişimsel standartların altında kalmasına yol açar. Zihinsel engel tanısı çeşitli klinik değerlendirmeler ve geçerliliği ile standardizasyonu sağlanmış zekâ testleri vasıtasıyla alanında uzman kişiler tarafından saptanır.

Ayrıca bakınız: Özel Eğitim Nedir?

Kaynaştırma Eğitimi Nedir?

Zihinsel Engelliliğe Neden Olan Etmenler Nelerdir?

  • Annenin yaşı
  • Beslenme alışkanlıkları
  • Kullanılan ilaçlar
  • Alkol kullanımı
  • Tütün ve uyuşturucu madde kullanımı zihinsel engelliliğe neden olan etmenler arasında sayılabilir.

Zihinsel engelliliğin nedenleri; doğum öncesi, sırasında yaşanan kazalar ve sonrasında olarak 3 ana başlıkta toplayabiliriz.

Zihinsel Engelliliğin Doğum Öncesi Nedenleri

Doğum öncesinde annenin yaşı, beslenme durumu, kullandığı ilaçlar, alkol, tütün ve uyuşturucu madde kullanımı oldukça zararlıdır ve nedenler arasında sayılabilir. Tüm bu nedenlere ek olarak; akraba evliliği, anne-çocuk arasındaki kan uyuşmazlığı, hamilelik sırasında geçirilen hastalık ve travmalar da genetik nedenler arasında sayılabilir.

Doğum Sırasında Zihinsel Engelliliğe Neden Olabilecek Gelişmeler

Kordon dolanması, risk barındıran doğumlar, doğum sırasında bebeği düşürme gibi kazalar ve hijyenik olmayan ortam gibi çevresel koşulları sayabiliriz.

Zihinsel Engelliliğin Doğum Sonrasında Nedenleri

Enfeksiyona maruz kalma ve ateşli hastalıklar, kaza-travmalar, beslenme bozuklukları ve yetersiz kalan çevre koşulları burada öne çıkıyor.

Yayınlanan verilere göre tüm engellilerden onda birini zihinsel engellilerin oluşturduğu kabul ediliyor. Bu rakamlarla birlikte toplumun %1 ila %3 arasının (yapılan araştırmalar sonucu) zihinsel engelli olduğu saptanmıştır.

Zihinsel engelliliğin nedenleri bilinen 250 farklı nedeni olmasına karşı, çoğu engellilik durumunun da kesin nedeni bilinmiyor. İnsan beyni ve çalışma sisteminin hala tam anlamıyla çözülememesi bu durumun başlıca nedenidir.

Zihinsel Engelli Bireylerin Eğitimi ve Destek Programları

Zihinsel engelliliğin nedenleri bulabilmenin hem bireye hem topluma katkıları vardır. Nedenleri biliyorsak; engelliliğin bazı aşamalarını önleyebilir, topluma ‘’yaklaşımlar ve önlemler konusunda ipuçları’’ nedir, öğretebiliriz. Bir diğer ana neden ise, nedeni bilinen engel durumuna karşı daha efektif bir eğitim modeli izlenebilir.

Zihinsel engelli bireylerin eğitimi oldukça önemlidir. Bunun için şehrinizde bulunan özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerini ziyaret edip, fikir edinebilirsiniz. Eskişehir rehabilitasyon merkezleri arasında yer alan Eskişehir Ahenk Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezi, MEB onaylı ‘’Zihinsel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı’’ uygulamakta. Down Sendromu, Angelman gibi özel tanıya ihtiyaç duyan bireyler de destek eğitim programı ile eğitim alıyor. Böylece günlük yaşam becerisi, öz bakım becerileri ve kavram bilgisi gibi konularda destek alarak gelişim gösteriyorlar. Eğitimimizde yer alan bazı hizmetler:

  1. Küçük Adımlar Erken Eğitim Programı
  2. Erken özel eğitim ve aile eğitimi
  3. Gereksinim duyan çocuklara yönelik fizyoterapi
  4. Sosyal etkinlikler
  5. Aile eğitimi ve psikolojik danışmanlık hizmeti

Zihinsel Engellilik Nasıl Sınıflandırılır?

Zihinsel engelli bireyleri tek bir grupta toplamak oldukça zordur. Zihinsel engelli bireylerin kendi aralarında oldukça önemli farklar bulunmaktadır. Bu sebeple zihinsel engelli bireylerin tanılarında çeşitli sınıflandırmalar kullanılmıştır. 2013 yılı Mayıs ayında DSM-5 (Ruhsal bozuklukların tanısal ve sayısal el kitabı) aşağıda belirtilen 4 çeşit sınıflandırmayı kullanmıştır.

  1. Hafif derecede zihinsel engellilik
  2. Orta derecede zihinsel engellilik
  3. Ağır derecede zihinsel engellilik
  4. İleri derecede zihinsel engellilik

Yukarıda belirtilen sınıflandırmaları daha iyi anlamak için zihinsel engelli bireylerin kavramsal, sosyal ve pratik alanlarda normal gelişim gösteren yaşıtlarına göre sahip oldukları farklılıkları da anlamak gerekir.

Zihinsel Engellilikte Kavramsal Farklılıklar

Hafif derecede zihinsel engelli bireyler okul öncesi dönemde normal gelişim gösteren bireylerin kavram becerilerinden bariz farklılıklar göstermemektedirler. Ancak okul döneminde ve yetişkinlikte özellikle akademik becerilerde yaşıtlarının gerisinde kalabilirler.

Orta derecede zihinsel engele sahip bireyler bütün gelişim süreçlerinde akranlarında bariz şekilde geri kalmaktadırlar. Okul öncesi dönemde akademik ve dil-konuşma becerilerinde yavaş gelişim göstermektedirler. Yetişkinlikte akademik becerilerdeki gerilik devam etmekle birlikte günlük yaşamda da desteğe ihtiyaç duyabilirler.

Ağır derecede zihinsel engele sahip bireyler genel olarak yazılı dilde ya da sayılar, zaman ve para ile ilgili kavramları anlamada zorluk çekerler. Ağır derecede zihinsel engelli bireylerin birincil bakımından sorumlu olanlar yaşam boyu problem çözme becerilerinde ağır derecede zihinsel engelli bireylere destek sağlamak zorunda kalabilirler.

İleri derecede zihinsel engele sahip bireyler ise genel olarak dünyayı semboller yerine fiziksel olarak algılarlar. Kavramlarla ilgili eşleme ve sıralama becerileri ise desteklenmesi halinde edinilebilir.

Sosyal Yaşamdaki Engellilik ve Farklılıklar

Hafif derecede zihinsel engele sahip bireyler normal gelişim gösteren yaşıtlarına göre sosyal becerilerde daha toy olabilirler. Bu toyluk kendisini iletişimde ve sohbette de belli edebilir. Farklılık genellikle bireyin akranları tarafından da fark edilecek seviyededir. Risk teşkil eden davranışlar da hafif derecede zihinsel engele sahip bireyler tarafından tam olarak kavranamayabilir.

Orta derecede zihinsel engele sahip bireyler sosyal yaşantıda ve iletişim becerilerinde yaşıtlarında fark edilir düzeyde farklılıklar gösterirler. Konuşma dili genellikle sosyal yaşantını temelini oluşturur ancak akranlarına göre çok daha basit düzeyde kullanılır. Orta derecede zihinsel engelli bireyler hayat boyut sürecek arkadaşlıklar da kurabilirler.

Ağır derecede zihinsel engele sahip bireylerde konuşma dilin gramer yapısı ve kelime dağarcığı açısından oldukça sınırlıdır. Basit düzeydeki cümleler ve jestler ağır derecede zihinsel engelli bireyler için sosyal yaşamda iletişimin temelini oluşturur.

İleri derecede zihinsel engele sahip bireyler ise ancak çok temek seviyede yönergeleri ve jestleri anlayabilirler. Bunun yanında ileri derecede zihinsel engelli bireyler yakın aile bireyleri ve birincil bakıma dâhil olan yakınları ile jestler ve duygusal ifadeler yoluyla iletişim kurarlar.

Zihinsel Engellilerin Pratik Becerilerdeki Farklılıkları Nelerdir?

Hafif derecede zihinsel engele sahip bireyler kişisel bakımlarında akranlarına paralel gelişme göstertilirler. Günlük yaşamda daha karmaşık eylemleri yerine getirirken desteğe ihtiyaç duyabilirler. Yetişkinlik döneminde ise bu destek genellikle alışveriş, ulaşım, para yönetimi ile ilgili aktiviteler ve yemek hazırlama gibi becerilerde gerekli olabilir.

Orta derecede zihinsel engele sahip bireyler ise öz bakım ve günlük yaşam becerilini bağımsız olarak yapabilmek için uzun süreli yoğunlaştırılmış eğitimlere ve düzenli hatırlatıcılara ihtiyaç duyarlar. Yetişkinlik döneminde ise sürekli destek ile ev işlerinde günlük yaşamda hayatlarına devam edebilirler.

Ağır derecede zihinsel engele sahip bireylerde günlük yaşamın her alanında sürekli bir desteğe ihtiyaç vardır. Buna ek olarak ağır derecede zihinsel engele sahip bireyler bir durumun kendilerinin ve yakınlarının faydasına mı yoksa zararına mı olduğuna karar veremeyebilirler. Uzun süreli eğitimler beceri kazanmalarında oldukça önemlidir.

İleri derecede zihinsel engele sahip bireyler ise fiziksel bakıma sürekli ihtiyaç duyarlar.  Bazı durumlarda bireyler bu aktivitelere dâhil de olabilirler. Örneğin başka bir fiziksel engelin olmadığı durumlarda kendi tabaklarını masaya götürebilirler.